Merhabalar,
Kitap hakkındaki Arka kapak bilgilerini yazalım önce;
Türkiye'de blog denince akla ilk onun ismi geldi. Birçok insanın blog açma nedeni olurken, onu okuyan herkesin bazen dert ortağı, bazen de en çok güldüğü arkadaşı oldu. Kendine bestseller yazarların arasında sağlam bir yer edinen Pucca, maceralarına devam ediyor.
İlk kitabı "Küçük Aptalın Büyük Dünyası", "blog" nedir bilen bilmeyen herkesin tatil çantasındaki yerini aldı. Pucca, ünlü - ünsüz, onu okuyan herkesi kendisine hayran bıraktı. Yazdıklarını okuyan onunla birlikte öfkelendi, onunla birlikte ağladı, onun şapşallıklarına karnı ağrıyana kadar güldü.
Okurlar, aylarca hikayenin devamını bekledi, Pucca ise hep bir mutlu sonu...
Şimdi zamanı geldi, Pucca, merakla beklenen ikinci kitabı
"Pucca Günlük ve Geri Kalan Her Şey" le aramızda!
Sayfa Sayısı: 424
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Okuyan Us Yayınları
Evet, ilk kitaptan hemen sonra başlamıştım ikinciye. Ancak bloga bu sıra vakit ayıramıyorum o yüzden geç oldu bu yorumlar:
İlk kitaptaki görüşlerim aynen devam etmekte. Okuman sebebim kafamı dinlendirmek. Gülmek ve tabi birde merak :) Erik ile başlayan merakımız Çeri ile devam ediyor. Kızın başı beladan dertten kurtulmuyor resmen dedim okudukça..
Eğlenceli bir kitap ama ergenlik çağındaki kızlar okumamalısınız.
ilk kitap hakkındaki yorumlarıma şuradan bakabilirsiniz.
Yakında 3.kitaba başlayacağım. Bakalım yeni kitapta ne olaylar hangi yeni sevgililer ne kurmacalar var :D
Birkaç alıntı :
- Bir kişiyi gideceğini, canını acıtacağını, seni milyon kez kıracağını bile bile sevmek! Aynen diyette iken pasta yemek gibi... Sonrası vicdan, sonrası kendine acıma, kızma, zamanı geri alsaydım derdi, sonrası pişmanlık... (sf.7)
- Allah'ın neden popoyu arkamıza yaptığını da anladım! İyi ki arkamdaymış her gün o garip şeye bakmaya nasıl dayanırdı yüreğim? (sf.83)
- O dünyaya ilk gelen kadın var ya ben onun ta anasını tövbe tövbe, onun tembelliği yüzünden şu dünyanın durumuna bak. "Sen git bize yemek bul, ben mağarayı temizlerim." demiş, sonrası yan gel yat oh mis tabii. Ne ütü derdi, ne bulaşık derdi, ne akşam dinazoru nasıl pişirsem derdi yok kadının. Şimdi öyle mi oysa ki, hem yemek yap, hem temizlik hem de eve para getir. (sf.314)
- Büyümek nedir diye sorsan sanırım bunu derim, uyumadan önce kurduğun hayallerin sorunlara dönüşmesi... (sf.354)
- Ama bunu kimseye anlatamıyorum, çünkü güzel hiçbir şey anlatılmıyor. Anlatılsa bile dinlenmiyor. (sf.379)
- Korktuğun başına geldiği an yapacağın tek şey artık korkmamaktır sanırım. (sf.411)
Sevgiler...